Boşanmada Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?
Boşanma, gerek duygusal gerekse hukuki açıdan son derece zorlu bir süreçtir. Evlilik birliğinin sona ermesiyle birlikte eşler, ortak hayata dair çeşitli konularda uzlaşı aramak veya yargı yoluna başvurmak zorunda kalır. Bunlardan en önemlilerinden biri mal paylaşımı meselesidir. Eşler arasında edinilen malların kimde kalacağı, paylaşımın hangi esaslara göre yapılacağı ve varsa “katkı payı” gibi hakların nasıl belirleneceği, boşanma davasının temel gündemlerinden biridir. Türk hukukunda 2002 yılından bu yana yürürlükte olan edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin malvarlığını nasıl bölüşeceklerini ayrıntılı şekilde düzenler. Fakat her boşanma olayı kendine özgü şartlar, sözleşmeler, evlilik tarihi, kişisel mallar gibi konularla ilintilidir ve bu süreçte sıklıkla uyuşmazlık yaşanır.
Avukat 500 olarak hazırladığımız bu yazımızda, 2002 sonrası yürürlükte olan yasal düzenlemeleri ve güncel yargı uygulamalarını esas aldık. Evlilik tarihinin 2002’den önce olması, eşlerin aralarında başka bir mal rejimi seçmiş olması, boşanmada kusur durumu, işbu paylaşım sürecinin hangi aşamada yapılacağı gibi hususlarda, her somut olay farklılık gösterebilir. Ancak genel çerçevede, edinilmiş mallara katılma rejiminin mantığını ve paylaşım ilkesini anlamak, bu sürecin nasıl ilerleyeceği hakkında fikir verir.
Boşanma avukatı ihtiyacınız için, Avukat 500 “avukat bul” sayfasından bulunduğunuz şehiri seçip istediğiniz avukat ile iletişime geçebilirsiniz. Örneği İstanbul’da Beşiktaş boşanma avukatı için bu sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Türk Hukukunda Boşanma ve Mal Rejimleri
Türk Medeni Kanunu (TMK), eşlerin evlilik süresince ilişkilerini düzenleyen çeşitli “mal rejimleri” öngörür. Bunlar:
- Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi: 2002’den bu yana “yasal” rejim olarak kabul edilir. Eğer eşler farklı bir sözleşme yapmamışlarsa otomatik olarak bu rejim uygulanır.
- Mal Ayrılığı Rejimi: Eşlerin her biri kendi adına olan malların sahibi olur, diğer eşin malı üzerinde hak iddia etmez.
- Paylaşmalı Mal Ayrılığı: Eşler, her malı paylaşımlı değil ama bazı mal gruplarını birlikte edinilmiş olarak saymayı kararlaştırabilirler.
- Mal Ortaklığı: Evlilikte bütün veya bir kısım malların ortak mülkiyeti söz konusu olabilir; nadiren kullanılır.
2002’deki yasal değişiklikle “edinilmiş mallara katılma” rejimi, geçerli bir mal rejimi sözleşmesi yapılmadığı sürece tüm evlilikler için otomatik hale getirildi. Bu rejim, boşanma halinde, her iki eşin edinilmiş malları üzerinde eşit paya sahip olmasını temel alır. Evlilik 2002’den önce başladıysa 1 Ocak 2002 öncesi dönem için “mal ayrılığı” hükümleri, 1 Ocak 2002 sonrası dönem için “edinilmiş mallara katılma” geçerlidir (ayrık bir sözleşme yoksa). Dolayısıyla, uzun yıllar süren bir evlilikte, farklı dönemlere göre mal paylaşım analizi yapılır.
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Nedir?
Edinilmiş mallara katılma rejimi, en yalın haliyle şunu ifade eder: “Eşlerin her biri, evlilik süresince edinilmiş sayılan malların yarısına hak kazanır.” Bir malın “edinilmiş” olup olmadığı, evlilik süresi içinde, eşin emeğine dayalı olarak elde edilmiş olmasına bağlıdır. Rejimin mantığı, evlilik boyunca sağlanan gelir, kazanç veya tasarrufların ortak bir emekle yaratıldığı ve boşanma hâlinde adil bölüşülmesinin gerektiği düşüncesine dayanır.
Her eş, diğer eşin “edinilmiş” olarak sınıflandırılan malları üzerinde katılma alacağı hakkına sahip olur. Edinilmiş mal, kısaca evlilik sırasında yapılan çalışmalar, maaş gelirleri, ticari kazanç, sosyal güvenlik veya emeklilik maaşları, bir malın satılması sonucu elde edilen bedeller (tabii yine evlilik sırasında satıldıysa) gibi kalemleri içerir. Ama hangi malların edinilmiş hangilerinin kişisel olduğu hususu, uygulamada en sık uyuşmazlığın çıktığı konudur. Bunu daha detaylı inceleyelim.
Kişisel Mal Edinilmiş Mallar Ayrımı
Türk Medeni Kanunu, “kişisel mal” sayılacak şeyleri şu şekilde özetler:
- Eşlerden birine miras veya bağış yoluyla gelen mal veya para
- Eşin sadece kişisel kullanımına yarayan eşyalar (ör. kıyafet, şahsi mücevher, mesleki aletler; bazen tartışmalı konular olabilir)
- Evlilik öncesinde eşe ait olan malvarlığı
- Karşılıksız kazanma (örneğin bir hediye, bağış) yoluyla elde edilenler
- Kişisel mal yerine geçen değerler (örneğin kişisel mala ait bir taşınmazın satılmasıyla alınan bedel, yine kişisel mal olarak kalabilir)
Edinilmiş mal ise TMK 219’da tanımlanır. Evlilik süresi içinde elde edilen ücret, maaş, ticari kazanç, sosyal güvenlik veya emeklilik maaşı, çalışma karşılığı alınan tazminat, edinilmiş bir malın yerine geçen değer vs. sayılabilir. Örneğin, tarafların evlilikte birlikte ödediği taksitlerle aldıkları konut, edinilmiş mal sayılır. Eşlerden biri çalışırken kazandığı parayla bir araba almışsa, bu da evlilik içinde alındıysa edinilmiş maldır.
Böylece, boşanmada hangi malın kişisel, hangisinin edinilmiş olduğunun tespiti, mal paylaşımı davasının ilk aşaması. Eş, “Bu ev, babamın mirası olarak bana kaldı, benim kişisel malım” diyebilir. Diğeriyse “Hayır, evlilik sırasında satıp üstüne ekleme yaptık, sen tadilat masraflarını evlilik geliriyle ödedin” diyebilir. Mahkeme, tanık, belge, tapu kayıtları, ödeme dekontları gibi deliller ışığında karar verir.
Mal Rejimi Sözleşmesi Yapan Eşlerin Durumu
Eşler, evlenmeden önce veya evlendikten sonra bir “mal rejimi sözleşmesi” yaparak, hangi rejimi benimsediklerini açıkça belirleyebilirler. Noter huzurunda düzenlenen böyle bir sözleşme, taraflara “mal ayrılığı”, “paylaşmalı mal ayrılığı” veya “mal ortaklığı” gibi farklı modelleri seçme özgürlüğü tanır. Sözleşmede, belli malların kişisel sayılacağı, bazılarının ortak mülkiyet olacağı gibi hususlar düzenlenebilir.
Mal rejimi sözleşmesi, boşanma halinde büyük ölçüde belirsizliği ortadan kaldırır. Örneğin “Evlilik öncesi alınan tüm taşınmazlar eşlerin ortak mülkiyetine dahil olacak” gibi bir madde konmuşsa, taraflar ileride mahkemede bu konuyu tartışmaz. Ancak yine de saklı paylar, TMK genel hükümleri, iyi niyet gibi konularda sözleşmede yasa dışı hükümler yer alamaz. Tarafların irade fesadı (hata, hile, tehdit) yoksa sözleşme geçerlidir. Bu yüzden, avukat yardımıyla düzenlenmesi önerilir.
Boşanmada Mal Paylaşımı
Boşanma davası genelde “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” veya “aldatma, şiddet” gibi özel sebeplerle Aile Mahkemesi’nde açılır. Mal paylaşımı ise hukuken ayrı bir davanın konusu olabilir. Yani boşanma ve mal rejimi tasfiyesi aynı anda görülmeyebileceği gibi, birlikte de ele alınabilir. Uygulamada, çoğu kez önce boşanma kararı verilir, ardından mal paylaşımı davası açılır. Bazense taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımını da düzenler ve masrafsız, kısa sürede çözüme ulaşırlar.
Ancak çekişmeli boşanma aşamasında, eşler maddi-manevi tazminat, nafaka, velayet gibi konuların yanında mal paylaşımı konusunu da ileri sürmek isteyebilir. Yargıtay uygulamasında, boşanmadan önce mal rejimi tasfiyesinin yapılamayacağına dair görüşler öne çıkmıştır (Kanunî dayanak: TMK 225, “mal rejimi boşanma kararıyla son bulur”). Bu nedenle genellikle Aile Mahkemesi, boşanma davası sürerken mal paylaşımı talebini ayırmakta veya boşanmada kusur, tazminat gibi konular bittiğinde mal rejimi davalarını incelemektedir. Neticede mal paylaşımı, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra da rahatlıkla açılabilir; 10 yıllık bir zamanaşımı süresi mevcuttur (TMK 178).
Katkı Payı ve Değer Artış Payı Davaları
Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerden biri “Ben o malın alımında katkıda bulundum, ama tapu diğer eşin üstüne” diyebilir. Örneğin kadın çalışarak maaşını evin taksitlerine vermiştir, ama tapu erkeğin adınadır. Bu durumda katkı payı alacağı veya değer artış payı söz konusu olabilir.
TMK 227’ye göre, eşin diğerine ait malın edinilmesinde veya iyileştirilmesinde yaptığı katkının boşanmada iadesi talep edilebilir. Bu davaya bazen “katkı payı davası” denir. Ayrıca eğer malın değeri zaman içinde arttıysa (örneğin arsa değeri çok yükseldiyse) ve bu artışta eşin katkısı bulunuyorsa değer artış payı da talep edilebilir. Mahkeme, bilirkişi incelemesiyle oransal katkıyı belirler ve taraflar arasında dengeyi sağlar.
Örnek: Evlilik sırasında bir daire satın alındı. Kadın maaşından 200 bin TL ödedi, erkek 300 bin TL koydu, tapu kocanın adına tescil edildi. Daire, boşanma sırasında 1 milyon TL değere ulaştı. Mahkeme, kadının 200/500 = %40 katkı oranıyla, artan değerden de pay alabileceğine hükmedebilir. Neticede kadın, 400 bin TL civarı (muhasebeleştirme farklı olabilir) bir hakkı elde edebilir. Hesaplama her dosyada bilirkişi vasıtasıyla yapılır.
Ev Eşyalarının Paylaşımı
Boşanmada akla ilk gelen “ev, araba, banka hesapları” olsa da ev eşyaları da önemli bir bölüm oluşturur. Koltuk takımı, yatak odası, beyaz eşyalar, televizyon gibi birlikte kullanılan eşyalar genelde edinilmiş mal niteliğindedir. Eğer eşyalardan biri miras veya bağış yoluyla geldiyse, o eşyayı kişisel mal saymak mümkündür. Eşyalarda hangi eşin ne kadar hakkı olduğu, pratikte zorlu bir tartışma yaratabilir.
Uygulamada, eşler ev eşyalarını sıklıkla uzlaşarak bölüşür veya anlaşmalı boşanma protokolünde “Salon takımı kadına, yatak odası erkeğe” gibi net yazar. Çekişmeli halde, mahkeme bilirkişi atayıp eşyaların değerini tespit eder. Genelde 2. el değeri üzerinden değerlendirme yapılır. Taraflar bu eşyaların kime ait olduğunu, kim tarafından alındığını, hangi parayla ödendiğini ispat etmek durumundadır. Çoğu zaman toplu para takası veya nakit ödemelerle eşyalar alınmış olabildiğinden ispat zorluğu yaşanır. Birçok davada, ev eşyalarının ciddi bir maddi değeri olmadığını (ikinci el kıymeti düşük) gören taraflar bu kavgadan vazgeçebilir.
Taşınmazların ve Araçların Durumu
En sık rastlanan uyuşmazlık konusu, taşınmazlar (konut, arsa, yazlık, işyeri) ve taşıtlar (otomobil, motosiklet) üzerinde kimin hak sahibi olacağıdır. Eğer tapu veya ruhsat bir eşin adına kayıtlıysa, diğer eş “edinilmiş mal” olduğunu ve kendisinin de payı bulunduğunu ileri sürebilir. Aksi halde, mal “kişisel mal”sa (ör. evlilik öncesi alınmış veya miras kalmış) pay talep edilemez.
Araçlar için de benzer bir mantık geçerlidir. Eş, aracı hangi parayla, ne zaman aldı? Ödeme kaynağı evlilik süresi kazanılmış maaş veya ticari kazanç mıdır? Yoksa babası armağan mı etti? Tapu ve ruhsat tek başına yeterli değil, “fiili ödeme durumu” araştırılır. Ortada “krediyle alınan ev” var ise, kredinin taksitleri evlilik süresince mi ödendi? Bu taksitlerin ne kadarı kimin geliriyle karşılandı? Tüm bu sorular boşanmada mal paylaşımı davasında gündeme gelir.
İşletme, Şirket Hissesi veya Ticari Kazançların Paylaşımı
Taraflardan biri ticaretle uğraşıyor veya bir şirketin ortağı konumundaysa, boşanmada bu ticari varlıkların akıbeti de gündeme gelir. “Koca bir şirketin %50 hissesine sahip, kadın bu hisselerden pay alabilir mi?” sorusu önemlidir. Kural olarak, hisselerin değeri “edinilmiş mal” ise, değer artışı payı veya katılma payı hesaplanabilir. Hisseyi eş evlenmeden önce almışsa, o kişisel olabilir. Ama evlilik sırasında iş büyüdüyse ve değeri arttıysa bu artıştan diğer eşin payı doğabilir.
Bazen ticari işletme tek kişi adına olsa da, diğer eş “Benim de emeğim oldu, fiilen çalıştım” diyebilir. Bu durumda emeğe dayalı katkı payı tespiti yapılır. Aynı şekilde, kar payı veya temettü ödemesi evlilik sırasında elde edildiyse, edinilmiş mal sayılabilir. Süreç oldukça karmaşık olabilir; bilirkişi incelemesiyle şirketin değer artışı, evlilik öncesi ve sonrası birikimler ayrıştırılır.
Kişisel Borçlar, Ortak Borçlar ve Sorumluluk
Evlilikte eşlerin borçları da söz konusu olabilir. Boşanmada, hangi borcun kime ait olduğu sorusu da paylaşım uyuşmazlığı yaratabilir. Edinilmiş mal rejiminde, ortak giderler (konutun masrafları, çocukların eğitim giderleri vb.) genelde her iki eşin kazancından karşılanmış olabilir. Bir eşin ticari veya şahsi borcu evlilik süresinde ödenmişse, bu da katkı sayılabilir. Örneğin kadının maaşıyla kocasının şahsi kredisi ödenmişse, kadının katkı payı hakkı doğabilecektir.
Fakat mal paylaşımı davası, borçların eşler arasında nasıl bölüşüleceğini net olarak çözmeyebilir; zira borcun muhatabı genellikle borcu imzalayan kişidir. Bankalar, kim sözleşmeye tarafsa ondan tahsil yoluna gider. Evlilik nedeniyle otomatik ortak sorumluluk yoktur; ancak mal rejimi tasfiyesi hesaplamasında, “ortak ödenen borçlar” da gözetilir.
Mal Paylaşımı Davasının Süreci ve Yetkili Mahkeme
Boşanma kararı kesinleştikten sonra –veya bazen boşanmayla paralel şekilde– mal paylaşımı davası (mal rejimi tasfiyesi) açılabilir. Genel yetki kuralı gereğince, tarafların son yerleşim yerindeki veya davalının yerleşim yerindeki Asliye Hukuk (veya Aile Mahkemesi) yetkili olabilir. Büyük şehirlerde “Aile Mahkemesi” ayrı branş olarak görev yapsa da, mal paylaşımı davaları genelde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde de görülebilir.
Dava sürecinde şu aşamalar yaşanır:
- Dilekçe ve deliller: Davacı, hangi mallar için hak talep ettiğini, kişisel ve edinilmiş mal ayrımını, varsa “katkı payı” veya “değer artış payı” iddiasını net olarak ifade eder.
- Mahkeme inceleme: Taraflara cevap için süre verilir, sonra duruşmalar başlar. Bilirkişi atanır, tapular, banka hesapları, alım-satım belgeleri incelenir.
- Değer tespiti: Bilirkişiler, malın evlilik öncesi ve sonrası artışını, hangi gelirle alındığını, katkı paylarını hesaplar. Rapor, tarafların itirazına açıktır.
- Karar: Mahkeme, hangi oranda pay verileceğini veya eşlerden birinin diğerine belli miktar “katılma alacağı” ödeyeceğini hükme bağlar. Bazı hallerde malın satışı ve bedelin paylaşımı kararlaştırılabilir.
- Temyiz/İstinaf: Taraflar karardan memnun değilse üst mahkemeye başvurabilir. Karar kesinleştiğinde uygulanır.
Dava süreci, malvarlığı çok ve karmaşıksa 1-2 seneden fazla zaman alabilir. Uzlaşma yoluyla kısalabilir. Tarafların anlaşmayla paylaşım yapması, davayı pratik biçimde sonuçlandırır.
Miras, Bağış ve Mülkiyetin Kazanılması
Eşlerden birine miras kalan veya bağış yoluyla elde edilen mal, kişisel mal sayılır. Dolayısıyla diğer eş “onun üzerinde payım var” diyemez. Ancak söz konusu miras kalan mal evlilik sırasında satılıp yeni bir mal alınmışsa, bunun niteliği ne olacak? Kanun, kişisel malın yerine geçen değerin de kişisel mal sayılacağını belirtir. Ama pratikte bazen eş “mirastan gelen parayla + kendi maaşımın bir kısmıyla yeni ev aldık” diye ortak katkı iddiası öne sürebilir. O zaman bilirkişi incelemesi yapılarak “ne kadar miras kaynaklı, ne kadar evlilik geliri” ayrımı incelenir.
Kimi zaman tapu, miras yoluyla eşe intikal etmiş ama evlilik sırasında satılıp tadilat, büyük masraf yapılmış olabilir. Bütün bu durumlar, mal paylaşımı davasında karmaşık tabloya yol açar. Bu nedenle avukat ve bilirkişi raporları hayati önemdedir.
Boşanmada Mal Kaçırma (Muris Muvazaasının Aile Hukukundaki Karşılığı)
Aile içinde, boşanma ihtimali belirdiğinde bir eşin “mal kaçırma” çabası gözlenebilir. Tapuyu başkasının üstüne yapmak, yakın akrabalara göstermelik satış, saklama veya varlıkları elden çıkarmak gibi yöntemler. Bu durumda diğer eş, “mal rejimi tasfiyesi davasında” veya “muvazaa” davasında söz konusu işlemin geçersizliğini savunabilir.
Muris muvazaası kavramı, aslında miras hukukuyle ilgili olsa da evlilik bağlamında “Eşin malı 3. bir kişiye satmış göstererek alacaklı eşi zarara uğratması” durumu, ‘işlem muvazaası’ olarak adlandırılabilir. Mahkeme, gerçekte bir bedel ödenmediğini, bu satışın sahte olduğunu ispatlarsa iptal kararı verip, malın tasfiyeye dahil olmasına hükmedebilir. Fakat ispat külfeti davacı taraftadır, tanıklar, dekontlar, para akışı gibi deliller önem taşır.
Yabancı Unsurlu Evliliklerde Mal Paylaşımı
Taraflardan biri yabancı uyrukluysa veya evlilik yurt dışında yapılmışsa, mal paylaşımı konusunda milletlerarası özel hukuk kuralları devreye girebilir. Hangi ülke hukuku uygulanacağı, tarafların evlenme yeri, yerleşim yeri, malvarlığının bulunduğu yer gibi unsurlara bağlıdır. Türkiye’de boşanma davası görülürse, eğer taraflar evlilik öncesi hangi hukukun uygulanacağına dair bir anlaşma (mal rejimi sözleşmesi) yapmamışsa hakim, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) bağlama kurallarını uygular.
Örneğin Almanya’da evlenmiş Türk eşler, orada yaşıyorsa ve boşanmak için Türkiye’de dava açıyorsa, hangi mal rejimi devreye girecek? Bu noktada MÖHUK gereğince, tarafların ortak milli hukukuna veya mutad meskenine göre karar verilebilir. Karmaşık ve teknik bir süreçtir; bu nedenle uluslararası boşanma ve mal paylaşımı davaları, avukat danışmanlığını zorunlu kılan durumlardandır.
Pratik Öneriler
Boşanma sürecinde mal paylaşımı, evliliğin fiilen bitmesiyle birlikte duygusal yükün yanı sıra ekonomik belirsizlik de yaratan çetin bir konudur. Eşler arasındaki güven sarsılmışsa, birikimlerin veya taşınmazların nasıl pay edileceği büyük bir stres kaynağı haline gelir. Süreci daha sağlıklı yönetmek için:
- Kayıt tutmak: Ev, araba, arsa, hesap birikimleri gibi edinilmiş malların hangi gelirle, ne zaman alındığı belgelendirilmeli. Maaş bordroları, banka dekontları, tapu belgeleri, faturalar saklanmalıdır.
- Avukat desteği almak: Miras hukuku, çekişmeli boşanma, katkı payı, şirket hisseleri gibi karmaşık konularda avukat yardımı olmak, hak kaybını önlemek için önemlidir.
- Uzlaşma ve arabuluculuk: Mahkeme sürecinde zaman ve para kaybı yaşanır. Taraflar mümkünse anlaşmalı boşanma protokolüyle veya arabuluculuk görüşmeleriyle mal paylaşımını barışçıl şekilde çözebilir.
- Muvazaalı işlemlerden kaçınmak: “Boşanma geliyor, malı kardeşimin üzerine yapayım” gibi düşünceler hukuk nezdinde “muvazaa” olarak kabul edilebilir ve iptale tabidir. Uzun vadede fayda sağlamaz.
- Mal rejimi sözleşmesi: Evlenmeden önce veya sonra noterde bir mal rejimi sözleşmesi yapmak, ileride oluşabilecek anlaşmazlıkları en aza indirir. Türkiye’de çok yaygın olmasa da modern bir çözümdür.
Sonuç olarak, “Boşanma Sürecinde Mal Paylaşımı” meselesi, sadece kanunda yazan kurallardan ibaret değildir. Her ailenin dinamiği, her evliliğin kendine özgü özelliği vardır. Bu nedenle, hem ednilmiş mallara katılma rejiminin temel ilkelerini hem de somut olayın gerçeklerini iyi analiz etmek gerekir. Mahkeme, paylaşımı gerektiren koşulları ve delilleri inceledikten sonra adil bir sonuç vermeye çalışır. Eşlerin süreç boyunca şeffaf olması, malvarlığını saklamaya yönelik davranışlardan kaçınması, varsa aralarında barışçı yollar denemesi tavsiye edilir. Gerek duyulduğunda avukat rehberliğinde dava açmak, mal rejimi tasfiyesini hakkaniyete uygun biçimde gerçekleştirmeyi kolaylaştırır.
Umarız bu kapsamlı rehber, boşanma sürecinde mal paylaşımı konusunda size genel bir bakış kazandırmıştır. Boşanmada nafaka, tazminat, velayet gibi konularla paralel olarak mal paylaşımı da önemlidir. Eşler sağduyu ve hukuka uygun şekilde davrandığında, genelde uzun yargı süreçleri ve masraflar da azaltılabilir.